Helicobacter Pylori Sahibi Nasıl Olunur? Başlıktaki ironiye aldanmayın, helicobacter pylori sahibi olmak için uğraşmayın. Bu yazının asıl amacı mide ülserine yol açabilen bu bakteriye niçin sahip olmamanız gerektiğini açıklamak, çünkü çok kolay bulaşabilen bu bakteri ciddi sağlık sorunlarına neden olmakta. Ama gelin önce bu sinsi bakteriyi tanıyalım tabi Latince ifadeler, tıbbi terimlere bulaşmadan halk diliyle. Avustralyalı bilim adamları Barry Marshall ve Robin Warren mide ülserinin bu bakteriden kaynaklandığını ve tedavisinin de antibiyotikle yapılabileceğini bulmuşlar ve bu buluşlarıyla da 2005 yılında Nobel Tıp Ödülü kazanmışlardır. Bu bilim adamlarının buluşundaki en önemli ayrıntı ise Barry Marshall’ın bu bakterinin bulaşıcı olduğunu çorbasına katıp içerek bizzat kendi üzerinde kanıtlamış olması.
Bu lanet bakteri mide mukozasında yaşayan spiral görünümlü bir bakteri. Nereden bulaştığı tam olarak bilinmemekle birlikte bulaşma yolu olarak genellikle yetersiz hijyen koşulları olarak gösteriliyor. Dünya üzerinde yaşayan nüfusun yarısına yakın bir kesiminin bu bakteriyi taşıdığı düşünülüyor. Özellikle gelişmemiş, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bu oranlar ciddi şekilde artış gösteriyor.
Bakterinin bulaşma yolu genellikle dışkıdan insana şeklinde gerçekleşiyor. Yeterince düzgün ve sıhhi yapılmamış şehir suyu borularında yaşanabilecek sızıntılar ya da çatlaklardan suya kanalizasyon suyunun karışmasından olabileceği gibi tuvalet sonrası temiz yıkanmayan ellerle hazırlanan bir yiyeceğin yenmesi de bu bakterinin bulaşabilmesi için yeterli. Bunun yanı sıra bakterinin insandan insana bulaşabilmesi de mümkün. Örneğin çocuğuna yedirmek için yemek parçasını ağzında yumuşatarak çocuğuna veren bir anne çocuğuna küçük yaşlarda bu bakteriyi bulaştırma riski taşır. Ayrıca öpüşme yoluyla bulaşabildiğine dair de bazı bulgular mevcut.
Bu bakteri midede yaşayabilmek için bir enzim üretiyor ve bu enzimin üretilmesi esnasında bir gaz ortaya çıkıyor. Bu durum oldukça keskin, metalik ve kötü bir ağız kokusuna neden oluyor. Bakterinin yarattığı etkilerin tedavisi antibiyotiklerle yapılıyor ve genellikle sonuç alınıyor. Ancak gerekli tedavinin yapılmaması durumunda bakterinin yarattığı hasar sonucu ilerleyen zamanlarda gastrit ve ülser gibi vakalara rastlanabiliyor. Daha da ilerleyen vakalarda ise mide kanseri riski artabiliyor.
Mide bölgesinde yanma, şişkinlik, gaz, ağız kokusu, sırta yayılan ağrı, iştahsızlık veya kilo kaybı, koyu renk dışkı gibi sindirim sistemi sorunlarınız varsa vakit geçirmeden bir dahiliye uzmanına ya da mide-barsak uzmanı olarak da adlandırabileceğimiz gastroentereloga görünmenizi tavsiye ederiz. Nefes testi, kan testi ya da endoskopi-kolonoskopi gibi yöntemlerle yapılan teşhis sonucu uygulanacak tedavi rahatsızlığın ilerlemesini ya da tedavi edilmesini sağlayacaktır.
Bu bakteriyi edinmeme kısmı ise bu yazının en can alıcı kısmı. Çünkü ülkemizde oldukça sık rastlanan bu bakteriye ilişkin farkındalık ne kadar artarsa ülkemiz o kadar “temiz” olur. Çünkü antibiyotik tedavisi sonrasında bu bakteriden kurtulsanız bile yeniden yakalanma riski daima ve büyük olasılıklarla mevcut. Bu nedenle tuvaletten sonra ellerin mutlaka iyice yıkanması, dışarıda yenilen yemeklerde özellikle salata, yeşillik gibi iyice yıkanması gereken yiyeceklerin mümkün olduğunca az tüketilmesi, evde yıkanan sebze ve meyvelerin yeterince temiz yıkanması, başkalarının ağzından çıkan yiyeceklerin yenmemesi ya da ortak yemek kaplarından yemek yenmemesi,içme suyunun hijyeninin sağlanması, vb. gibi kendimizce önlemler alabiliriz. Ancak şunu mutlaka belirtmeliyiz ki diğer birçok konuda olduğu gibi bu konuda da eğitim şart. Halkın farkındalık düzeyinin artırılması için yakın çevrenize bu konu hakkında bilgiler vermek de faydalı olacaktır.
Başlığın aksine helicobacter pylori sahibi olmamak için gerekli önlemleri mutlaka alın ve aldırın. Bakterinin sizdeki varlığından şüpheleniyorsanız da mutlaka uzmanına görünün. Unutmayın en değerli servetimiz, sağlığımız.
#n #bu #k