Kapitalist Nasıl Olunur ? Kapitalizm endüstri devrimi ile birlikte ortaya çıkmış ve insanları klasik köy ve esnaf-zanaatkâr ekonomisinden koparmış ve kendisi için üretim yapan işçi sınıfını ortaya çıkarmıştır. Kapitalist olmak için öncelikle ekonomik model olarak serbest piyasacı ve hür teşebbüsçü bir ekonominin hüküm sürdüğü bir ülke sınırları içerisinde yaşamak gereklidir. Küba’da yaşayıp kapitalist olacağım şeklinde bir beklenti içinde olamazsınız. Klasik iktisatta kapitalist olmak üretim araçlarına (fabrika, atölye vb.) sahip olmak ile açıklanmaktadır. Kapitalist hammadde, işgücü ve üretim araçlarını bir araya getirerek piyasanın ihtiyaç duyduğu bir ürünü üreten ve bu ürünün kendisinden önce var olan bileşenlerinin tekil anlamda sahip olduğu değerlerin toplamından fazla bir değer ortaya çıkmasını yöneten kişi olarak tanımlanabilir. Bu bahsi geçen değer ile ilgili iktisatçılar genel anlamda iki kampa bölünmüştürler.
Liberal iktisatçılar, ürün girdi maliyetleri ve amortismanlar sonrası kapitaliste kalan pay için “katma değer” ifadesini kullanırken Marksist iktisatçılar “artık değer” ifadesini kullanmaktadırlar. Zaten iktisatta ve hayatta bütün tartışma, bu terim ve bu terimin tarifi üzerinden iddia edilen haklar noktasında çıkmaktadır. Kapitalist olmayı düşünürken iki kere düşünmeniz gerekmektedir.
Her arz kendi piyasasını oluşturur diyen liberal iktisatçılar açısından Kapitalist, zekası ve fırsatları değerlendirme noktasındaki kıvraklığı ile istihdam yaratan ve insanın ihtiyaç duyduğu değişik gereksinimlerin kolayca temin edinilebilmesini sağlayan kişi olarak tarif ediliyorken, Marksist iktisatçıların tarifi ile çoğu zaman yağ bağlamış şişman ve bencil bir kişi olarak betimlenir. Marksist iktisatçılar, dünyanın küresel bir köy olduğu ve tüm materyallerin fiyatlarının üç aşağı beş yukarı dünya ölçeğinde standartlaştığını, emtia borsaları vesilesi ile fiyatların belirlendiğini sonuç olarak üretim girdilerinin bir noktaya kadar düşürebileceğini ifade etmektedirler. Diğer üreticiler ile rekabet etmenin gereği olarak ürün fiyatının çok fazla yükselemeyeceğini ekleyerek, Kapitalistin tek yapacağı işin bir kalıp peyniri dilimler misali çalışanların maaşı olarak hesap edilen kısmı olabildiğince kısmak olacağını ilan ederler. Asgari ücret denilen ve sadece hayatta kalmak amaçlı olan ikinci dünya savaşı koşullarında oluşturulan ücretin günümüzde dahi kalıcı olması bu tartışmada Marksist iktisatçıların elini güçlendirmektedir.
Klasik iktisatta yer alan şekli ile üretim araçlarına sahip olmak üzerinden tarif edilen Kapitalist tanımı günümüz iktisadında bir parça sorgulanır olmuştur. Günümüzde kapitalist sıfatının sadece üretim araçları gibi somut büyüklükte yapılara sahiplik ilişkisi üzerinden açıklanamayacağı aşikârdır. En basitinden bu tanım hizmet sektörünü açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Yaşamın zenginliği ile kurulan milyonlarca farklı iş ilişkisi üzerine soyutlama yaparken dikkatli olmak gereklidir.
Günümüzde Kapitalist Nasıl Olunur ?
Kapitalist olmak için günümüz koşullarında iki temel gereklilik vardır. Bunlardan birincisi kapitalist üretim/yaşam biçiminin ürettiği tüm davranış biçimlerini ve insan ilişkilerini sindirmiş bir kişilik yapısına sahip olmaktır. Dayım örneğinden bahsedebilirim. Hayatı boyunca ticaret yaparak zengin olmak istedi ve memuriyete vb. statik masa başı işlere hep karşı çıktı. Çevresindeki herkeste onun ticaret yapmayacağı hususunda hemfikirdi. Sonuç uzunca yıllar sonrasında sabit maaşlı bir işte karar kılıp çalışmak şeklinde oldu.
Benzeri örnekler çevrenizde çoktur. Fırsatları değerlendiren ticaretin ve para kazanmanın kuralları hususunda insani zayıflıklar göstermeyen kişiler daha çok para kazanır. Zaten ticaret erbabı hemen diline dolamıştır, iş başka dostluk başka. Kapitalist olmanın ikinci gerekliliği ise sermaye birikimi için en temel gereklilik olan insan çalıştırıp emeğini metaya dönüştürecek bir mekanizmanın yürütücüsü konumunda olmaktır. Burada yapılan tanım paragrafın başında da ifade ettiğimiz üzere hizmet sektörünün çeşitliliğinden kaynaklanan tanımsızlıkları da içine alacak biçimde çok daha genel bir soyutlamayı ifade etmektedir.
Son olarak kapitalist ekonomik modelin biçimlendirdiği ahlak yapısı üzerine bir değerlendirme yapalım. Kapitalist üretim sisteminin krizler ve sürekli sermaye birikimine dayalı buhranlı ve geniş yığınları mağdur edici mekanizması nedeniyle bu sistemi idare edebilmek için kapitalistin kendi ahlak yapısını oluşturması gereklidir. Kapitalist yoksun ve yoksul kesimleri kendi yoksulları ve yoksunlukları ve de yeteneksizlikleri nedeniyle suçlar ve ötekileştirir. Bu ötekileştirme sürecinde toplumsal ahlakı da her kademede rekabetçi, bencil ve ötekileştirici bir format ile şekiller.
Kapitalist sistemde nitelikli ve sonrasında istihdam olanakları yaratan bir eğitim herkes için mümkün olmayacağı için aynı sıralarda okuduğunuz arkadaşlarınız sizler için birer rakip olup karşınıza dikilir. Aynı işyerinde çalıştığınız arkadaşlarınız ucunda şeflik ve maaş farklılaşması gibi bir durum söz konusu olduğunda size karşı her türlü ayak oyununu yapar. Hep kazanmaya güdümlü bir şekilde yaşayan kişi kazanma olduğu taktirde kaybetmenin de olacağı, birilerinin kazanacağı birilerinin yıkıma uğrayacağını düşünmeden sadece oyunlaştırılmış bir şekilde kazanmak ister. Hatta bu ötekileştirmeyi insanların dinsel, dilsel vb. farklılıkları üzerinden şekiller. Kişiler tehdit olarak gördükleri kişileri inançları üzerinden ötekileştirebilir ve bazı mevkileri kendileri için hak olarak gösterip oyunlaştırarak kazanç elde edebilirler. Kapitalizmin rekabetçi yanının üretim üzerindeki pozitif artışı bir yana, toplumsal belirlenim hususunda da maalesef ki bu paragrafta konu edilen çıktılar görülebilmektedir.
Bu yazı yazarını bağlamakla birlikte gerçekleri yansıtma gibi bir iddiası yoktur, tartışmaya açıktır.